O yıllarda da bayram tebrikleri yayınlanırdı. Bu tebrikler, hiç bugünkü tebriklere benzemese bazı bayram tebriklerinin hatırlatalım:
Kamış Kalemle yazılmış bir tebrik; “İdiniz (Bayramınız) Sait, ömrünüz mezit olsun, efendim.”
Mavi büyük ve fantezi bir zarf… Bir kenarına çiçekler kondurulmuş ve “Ben Fransızca biliyorum” diye bağıran bir yazı ile: “Bon féte”
Bir başka kutlama; “Bayramınızı kotlularım!”
Bir başkası; “İdi (Bayramınız) saidi fitriniz mübarek olsun, efendi oğlum”
1932 yılı Ramazan ayında en önemli olay, Kadir gecesinde radyodan Türkçe Kuran okunması oldu. Radyo olan yerler, gazinolar erkenden doldu. Bazı gazinolar aşırı kalabalık olduğu için camlar kırıldı. Evler özel davetlilerle doldu taştı. İstanbul Altıparmak Caddesi’nde bir Musevi’nin evinin köşesine koyduğu radyoyu dinlemek için toplana halk o kadar çoktu ki, yoldan geçmek isteyen arabalar halkı yarıp geçemediler. O nedenle yan yollara sapıp oralardan gidecekleri yerlere ulaşmaya çalıştılar.
Atatürk Ramazan ayına büyük önem verirdi. Kız kardeşi Makbule Atadan Hanım anılarında şunları anlatmaktadır: “Her Ramazanın bir günü ve ekseriyetle Kadir Gecesi bana iftara gelirdi. O gün imkân bulabilirse, oruç tutardı. İftar sofrasını eski tarzda isterdi. Oruçlu olduğu zaman iftara başlarken dua ederdi. Kur’an dinlemeyi sever, Kur’an yüksek sesle ancak makama aşina olanlar ve güzel sesliler okumalı derdi. Annemin ölümünden sonra ruhuna hatim okutmak istemiştim. Bu arzumu kendisine söylediğim zaman bana, “Çok iyi edersin. Benim için de okut” demişti.
Atatürk, yaşamı boyunca milli ve dini değerlere büyük önem vermiş, onların yozlaştırılmasına, kişisel çıkar ve amaçlar için kullanılmasına izin vermemişti. Türk toplumunun bir kaynaşma, bütünleşme ve birlik olma duygularını kuvvetlendiren bayramlara özel bir önem vermişti.






















