Malleus Maleficarum 15. yüzyılın ikinci yarısında, iki rahip tarafından yazılmış, üc bölümden oluşan, Türkçesi “Şeytan Çekici” olan kitaptır.Kitabın ilk bölümünde şeytanların varlığı doğrulanıyor ve buna inanmayanların çekecekleri azaplar konusunda fikir veriliyor.İkinci bölümde şeytana kapılan kişilerin tanınmasını sağlayacak belirtilerin bir listesi veriliyor. Örneğin vücudunda şeytan pençesini andırdığı varsayılan kırmızı bir leke, o kişinin şeytanla işbirliği içinde olduğunun kesin kanıtı.

   Son bölümde ise bu kişilerin nasıl yargılanacağı ve cezalandırılacağını anlatan yasalar var ve bunların arasında suçunu itiraf edinceye kadar işkence yapılarak kesin bir kanıt elde etmenin zorunlu olduğu söyleniyor. Aslında  kitabının yayınlanmasıyla orta çağ da  avı çılgınlığı patlak vermemiştir.


1484 yılında  8. İnnocent’in cadılarının varlığını reddetmenin bir sapkınlık olarak bildirmesi üzerine, o güne dek kimsenin düşünüp de aklına getirmediği bir manyaklık baş göstermiştir. Papanın bu bildirisinin yayınlandığı sene yüzlerce kadın, cadı olduğu gerekçesiyle yakılmıştır.


Kitap tam üç yüz sene boyunca yaklaşık 1.5 milyon insanın öldürülmesinden sorumlu görülmektedir.Kitabın, bilimsel bir belge olarak kabul edilebilmesi de ’nin onayıyla olmuştur. o zamanlar bir üniversite, böyle bir eseri dinsel bir rehber olarak belirleme gücüne sahipti. aslında bu onayın da altında türlü türlü entrikalar dönse de, verilen bu onayın nasıl verildiği asla tam olarak anlaşılamamıştır.  ilk olarak Almanya’da daha sonra da ispanya’da alevlenmiştir. 


Malleus Maleficarum’a göre; cadılar çocuk yiyen, , hayvanları insana, insanları hayvanlara çevirebilen korkunç yaratıklardı. Tarihte böyle bir kitabın sapkın içeriğinin bir dogma olarak sayılmasının örneği oldukça azdır.


Bir cadı olarak suçlanmanız için, küçücük bir bahane yeterliydi bu kitaba göre. Bir cadının da cadı olduğunun belirtisi, bedeninde mutlaka gizliydi. Anlayacağınız Ortaçağ’da üzerinde bir doğum lekesi olan bir kadın olsaydınız, muhtemelen cadı olarak işkence görüp, zindanda tecavüze uğrayıp yakılacaktınız. Avrupa, 300 sene boyunca bu manyaklığa devam etmiştir. En son cadı yakma vakası 18. yüzyılın sonlarına rastlar. Üstelik bu vaka da İsviçre’dedir.